17 Ekim 2015 Cumartesi

Olumlu düşün!

Olumlu düşünce başarıya, olumsuz düşünce başarısızlığa götürür.

15 Ekim 2015 Perşembe

Sağlıklı Beslenme


Okul Çağındaki Çocuklar için Sağlıklı Beslenme Önerileri

Okul döneminde öğrencilerin okul başarısı yanında, büyüme ve gelişmeleri ile sağlıklı beslenmeleri de çok önemli bir husustur. Okul çağı döneminde, öğrencilerin bedensel ve zihinsel gelişimlerini en iyi şekilde tamamlamalarına ve ileri yaşlarda sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalarına destek olmak gerekir. Yapılan çalışmalarda, yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin dikkat sürelerinin kısaldığı, algılamalarının azaldığı, öğrenmede güçlük ve davranış bozuklukları çektikleri, okulda devamsızlık sürelerinin uzadığı ve okul başarılarının düşük olduğu ortaya konmuştur. Aileler çocuklarının yalnızca okul başarılarıyla değil, onların büyüme ve gelişmelerini izleme ve sağlıklı beslenme davranışları geliştirmeleriyle de yakından ilgilenmeli ve kendi beslenme alışkanlıkları ile örnek olmalıdırlar. Kimi zaman hareketsiz ve spordan uzak bir yaşam tarzına bağlı olarak şişmanlığın sıkça gözlenmeye başlaması, kimi zaman da medyanın hatalı yönlendirmesi ile daha zayıf görünmek için yapılan hatalı diyetler, kazanılan yanlış beslenme alışkanlıkları, kahvaltı yapmadan okula gitme, halen büyüme çağında olan bu dönemdeki çocuklarımızın sağlığını olumsuz etkilemektedir. 
Okul çağı çocuklarının enerji ve besin öğeleri alımındaki yetersizlik, büyüme-gelişmelerini ve okul başarılarını olumsuz yönde etkilemektedir. Dengesiz beslenme ve yetersiz fiziksel aktivitede bunlara eklendiğinde obezite, kalp damar hastalıkları, kanser ve diyabet gibi birçok kronik hastalığa zemin hazırlamaktadır. Yapılan araştırmalar fast-food, cips, şekerli yiyecek ve içeceklerin tüketiminin hızla artması ve buna televizyon ve bilgisayar başında geçirilen hareketsiz saatlerin eklenmesi ile şişmanlığın okul çağı çocuklarımız için önemli bir sorun haline gelmeye başladığını göstermiştir. Bu dönemde kazanılan beslenme alışkanlıklarının yetişkin döneme yansıyacağı unutulmamalı, çocuklarımızın beslenme durumları değerlendirilerek yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Çocuklarımızın daha sağlıklı, üretken ve başarılı olmalarında sağlıklı beslenmeleri kadar hareketli yaşam tarzının da çok önemli olduğu unutulmamalıdır.
Çocuğun bu dönemde düzenli olarak yaptığı spor etkinlikleri, sağlıklı fizik yapının gelişmesini sağlarken ileri dönemde, sağlıklı beslenme ile birlikte birçok kronik hastalığın oluşma riskini de azaltmaktadır. Sağlıklı yaşam tarzının benimsenmesinde, yeterli
dengeli beslenme ile fiziksel aktivite bir bütün olarak düşünülmeli ve gerektiğinde doğru beslenme
önerileri için konusunda uzman bir sağlık personeline danışılmalıdır. Günümüzde çocuklar okula gittikleri zaman özellikle öğle yemeklerinde çoğunlukla hamburger, cips, tost gibi şişmanlatıcı ve kalorisi yüksek yemeklerle öğünlerini geçirip hızla şişmanlıyorlar. Bazı okulların özellikle ilköğretim kısımlarında kantin ya da yemekhanelerinde normal yemekler çıksa da çocukların ilgilisi daha çok hamburger tipi hazır gıda ürünlerine gidiyor. Yemekhanede çıkan yemeklerden ise pilav, makarna gibi kalorisi yüksek yemekleri yerken çocukların büyük çoğunluğu çorba ve sebze yemeklerini ağzına bile almıyor. Aslında bize has olan ve son derece sağlıklı olan Türk yemeklerinin tüketimi giderek azalıyor. Çünkü bizim besleyici yemeklerimizi yapması hazır yemeklere göre biraz zaman almakta ve çoğunlukla karı-koca çalışan ailelerde eve gelince yemek yapma ve sonrasında ise bulaşıklarla uğraşmak eşlere zor gelmektedir. O zaman da çareyi restorana gidip pide yemekte, eve pizza sipariş etmekte ya da kızarmış tavuk gibi hazır tüketim ürünlerini tercih etmekte buluyorlar.
Çocuklar ise gündüz hamburger, akşam ise pizza yemekten ve hareketsiz bir yaşamdan dolayı
kilo almaya başlıyorlar. Öğrencilere temel beslenme bilgilerinin verilmesi, öğrenilen bilgilerin davranışa dönüştürülmesi, yanlış beslenme alışkanlıklarına zamanında müdahale edilmesi ve beslenme davranışları ile örnek olma konusunda, velilerin yanı sıra, öğretmenlere de önemli sorumluluklar düşmektedir.
Öğretmenlere Tavsiyeler,
1. Öğrenciler ile birlikte yeterli ve dengeli beslenme konusunda çeşitli etkinlikler (bilgi yarışması, sınıf gazetesi, beslenme köşesi vb.) düzenlemeli ve bu konunun öğrenciler arasında tartışılmasına zemin hazırlamalıdırlar.
2. Öğrencilerin kahvaltı yapıp, yapmadıklarını sorgulamalı ve dışarıda açıkta satılan yiyecekleri
tüketmemeleri konusunda sık sık uyarıda bulunmalıdırlar.
3. Gazlı ve diğer hazır içecekler yerine süt, ayran, taze sıkılmış meyve suyunun tercih edilmesi
konusunda çocukları uyarmalı ve bu konuda veliler ile işbirliği yapmalıdırlar.
4. Öğrencilerin boy ve ağırlık artışlarını takip etmeli ve değerlendirmelidirler. Çocukların zihinsel, fiziksel ve duygusal gelişimlerine olumlu katkıda bulunmak için çocuklara yönelik sağlıklı yaşam ve beslenme önerileri aşağıda belirtilmiştir.
* Tüm besinler büyüme ve gelişme için farklı besin öğelerine sahiptir. Sağlık için iyi olan tek bir besin yoktur. Öğrencilerin tüm besinlerden faydalanmaları sağlanmalıdır.
* Çocuğun sevmediği besinler mutlaka olacaktır. Ancak onun sevebileceği şekillerde sunup besinle tanışması, sevmesi sağlanabilir.
* Yemeğin görünümü kokusu ve sunumu çocuk için seçici bir özelliktir. Hiç sevmediği gıdaları bazen sevdiklerinin arasına karıştırıp güzel bir sunumla yedirebilirsiniz.
* Zorlamadan sakin ve rahat bir ortamda yemek yemelerine ayrı bir özen gösterilmelidir. Çocuk oluşabilecek sıkıntılardan daha çok etkilenir ve iştahta azalma ile sonuçlanabilir.
* Her yaş grubunun besin ihtiyacı farklıdır, 6 – 12 yaş grubu çocuklar yılda ortalama 5 cm kadar uzar, 2,5 - 3 kg kadar kilo alırlar. Büyüme için gerekli olan ihtiyacı mutlaka göz önünde bulundurmak gereklidir. Fazlası çağımızın sorunu şişmanlığa yol açabilir. Israra gerek yoktur.
* Çocukların iştahı ve besin tercihleri günden güne değişebilir. Az yeme, bir dönem bir besin
grubuna takılma, bazı besinleri reddetme damak tatlarını test ettiğinin bir işaretidir.
* Çocuklar tüm alışkanlıkları olduğu gibi beslenme alışkanlıklarını da çevresini izleyerek, taklit ederek şekillendirir. Dolayısıyla çocuğunuzun sağlıklı beslenmesini istiyorsanız önce siz sağlıklı beslenmeye başlamalısınız.
* Çocukların sağlıklı beslenmesi için dört besin grubunda bulunan çeşitli besinlerden yeterli miktarlarda ve dengeli bir şekilde tüketmeleri gerekmektedir. Süt grubunda yer alan süt, yoğurt, et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta, kuru baklagiller, sebze ve meyve grubu ve tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç vb. besinlerin her öğünde yeterli miktarlarda tüketilmesi önerilmektedir.
* Çocukların özellikle kemik ve diş gelişimi için günde 2-3 su bardağı kadar süt veya yoğurt ve beyaz peynir tüketmeleri önemlidir. Ayrıca, hastalıklara karşı daha dirençli olmaları, göz, cilt ve sindirim sistemlerinin sağlıklı olması için her gün taze sebze veya meyve tüketmeleri önerilmektedir.
* Öğrenciler için en önemli öğün kahvaltıdır. Bütün gece süren açlıktan sonra, vücudumuz ve beynimiz güne başlamak için enerjiye gereksinim duymaktadır. Kahvaltı yapılmadığı takdirde, dikkat dağınıklığı, yorgunluk, baş ağrısı ve zihinsel performansta azalma olmaktadır. Bu nedenle, güne yeterli ve dengeli yapılan bir kahvaltı ile başlamak öğrencilerin okul başarısının artmasında son derece önemlidir. Çocukların her sabah düzenli olarak kahvaltı yapma alışkanlığı kazanmalarına
özen gösterilmelidir. Peynir, haşlanmış yumurta, taze meyve veya meyve suları, birkaç dilim ekmek, 1 bardak süt, poğaça çocuklar için yeterli ve dengeli bir kahvaltı örneğidir.
* Yemek zamanlarını aynı saatlerde olmasına özen gösterilmelidir.
* Çocukların yemek tabaklarının ayrı olmasına özen gösterilmelidir. Bu hem çocuğun özgüvenini
sağlar, hem de ne kadar yediğini kontrol edebilmede aileye yardımcı olur.
* Gün boyu fiziksel ve zihinsel performansın en üst düzeyde tutulabilmesi, düzenli olarak ara ve ana öğünlerin tüketilmesi ile mümkündür. Bu nedenle, öğün atlanmamalıdır.
* Günlük tüketilecek besinlerin 3 ana, 2 ara öğünde alınması en uygun olanıdır. Ara öğünlerde ceviz, fındık, badem gibi sağlıklı atıştırmalıkları tercih edin.
* Zihinsel gelişimi olumlu etkileyen omega-3’lerden zengin balığı haftada 2-3 kez tüketin.
* Çocukların sıvı alımını da takip etmek gerekir.
* Günlük 8-10 su bardağı su tüketmeye özen gösterin..
* Mayonez, krema gibi yağlı besinleri tüketmeyin.
* Okulda veya evde dinlenirken ve ders çalışırken açlık hissedildiğinde tüketilen besinlere dikkat edilmelidir. Örneğin, şeker ve şekerli besinler, cips vb. yağlı ve tuzlu besinler veya gazlı içecekler yerine süt, yoğurt, sütlü tatlılar, ekmek arası peynir, taze sıkılmış meyve suları ve kuru meyvelerin tüketiminin tercih edilmesi çocukların sağlıklı beslenmeleri açısından daha yararlıdır.
* Açıkta satılan besinler, yeterince güvenilir ve temiz değildir. Ayrıca, uygun koşullarda muhafaza
edilmedikleri için çabuk bozulma riski taşırlar. Bu nedenle, açıkta satılan besinlerin kesinlikle satın alınmaması gerekmektedir.

13 Ekim 2015 Salı

Meslek Seçimi

Meslek Seçiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Meslek kararı çocuğun tek başına verebileceği bir karar olmadığı gibi tek başına anne babanın da verebileceği bir karar değildir ve olmamalıdır.
Hakan METAN

Öğrencinin mesleki tercihinde aile ve öğretmenler mutlaka rehberlik etmelidir. Çünkü çocuk yaşı itibariyle bazı yönlerini düşünemeyebilir. Bu rehberlik etme dayatma, zorlama ve benzeri şekilde değil de çocuğun bilinçlenmesini sağlama yönünde olmalıdır. Heykeltıraş veya ressam olmak isteyen bir öğrencinin mimar veya benzeri bir alanda öğrenim görmesi ve bunun yanında diğer sevdiği işleri devam ettirmesi konusunda yönlendirilebilir. Futbolcu olmak isteyen bir öğrencinin başka bir bölüm de okuyarak bunun yanında futbolculuğa devam etmesi önerilebilir. Yani öğrencilerin çoğu bir şey isterler ancak bazen gerçek hayattaki karşılığı çok iyi olmayabilir. Bu düşünceleri realize edilmelidir.
Ancak bazı ailelerde takıntı düzeyinde bazı meslekler vardır ve bunu çocuklarına dayatırlar. Oğlum illa doktor olsun derler. Çocuk öğretmen olmak ister ancak aile yakıştıramaz. Oğlum o kadar fen liselerinde okudun bir öğretmen olmak için miydi bunca çaba diye onun isteğini aşağılayarak vazgeçirmeye çalışırlar. Burada en güzel yol uzman desteği almaktır. Ailede meslek seçimi konusunda ciddi bir çatışma varsa psikolojik danışman ve rehber öğretmenlere danışılmalı onların daha objektif olan bilgileri hesaba katılmalıdır. Meslek kararı çocuğun tek başına verebileceği bir
karar olmadığı gibi tek başına anne babanın da verebileceği bir karar değildir ve olmamalıdır. Aile çocuk öğretmen ve uzmandan oluşan bir ekibin hep birlikte vereceği kararla öğrencinin geleceğine karar verilmelidir.
Günümüzde çoğunlukla öğrencinin hangi mesleği tercih ettiği değil gittiği alanda ne kadar başarılı olduğu önemlidir. Öğrenci işletmeye girer. Kendini geliştirmezse üniversite mezunu işsizler grubuna
katılır. Ama yine başka bir öğrenci de işletme bölümüne ancak biraz daha yüksek puanla girer, İngilizcesini geliştirir ve mesleki olarak kendini geliştirir. Eğer yapabilirse bir de yurtdışında mastır yapıp gelir ve işte karşınızda önemli bir şirkette üst düzey yönetici olabilecek potansiyelde bir insan. Her ikisi de işletme okudu. Ancak biri işsiz kalırken diğeri zirveye çıktı. Yani kazanmak değil öncelikle nereyi kazandığınız ve orada kendinizi ne kadar geliştirdiğiniz önemli. Birçok öğrenci üniversiteye girdimi rehavete kapılabiliyor. Sınavlardan zar zor geçerek üniversite bitiriyor ve tabi sonu hüsran olabiliyor. Bir öğrenci üniversiteye girdiğinde şöyle bir hedef koymalı: Ben bu üniversitede kendimi hem mesleki olarak hem de yabancı dilde geliştireceğim. Bunun için herkesten
çok çaba göstereceğim ki mezun olduğumda herkesten farklı bir konumda olayım. Bir öğrencinin tüm bunları yapabilmesi de gireceği bölümü sevmesiyle ilgilidir. Maalesef Türkiye’de öğrencilerin
yarısından fazlası üniversitede girdikleri bölümleri sevmiyorlar. Severek okuyabilecekleri bölüme giren öğrenciler de başarılı oluyorlar.

Sınav Kaygısı

Sınav Kaygısı ve Başa Çıkma Yolları


Bu yazıda asrımızın önemli problemlerinden biri olan kaygı ve sınav kaygısını ele alacağız ve sınavları bir kaygı kaynağı olmaktan kurtulmanın yollarını sıralayacağız.

Kaygı; Kişinin duygusal ya da fiziksel baskı altındayken gösterdiği bir tepkidir. Kaygı korkuya benzer bir durum olmakla birlikte sorunun ya da kaynağın belirsizliği, şiddeti ve süresi bakımından korkudan farklılaşır. Normal düzeydeki bir kaygı kişiye, istek duyma, karar alma, alınan kararlar doğrultusunda enerji üretme ve bu enerjiyi kullanarak performansını yükseltme açısından yardımcı olur.

Sınav Kaygısı
Kişinin sınav sonucunda elde edeceği akademik başarısızlığı genelleyerek bunun kişiliğinin başarısızlığı olarak algılamasından kaynaklanan, dolayısıyla öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili biçimde kullanılmasına engel olan yoğun kaygıdır. Sınav kaygısı sınavın ilk yirmi dakikası içinde yoğun yaşanıyor, sınavın sonuna doğru belirtileri azalmaktadır.Bu nedenle sınav bittikten sonra kontrol etmekte fayda vardır.

Sınav Kaygısının Belirtileri
Zihinsel Belirtiler
• Felaket yorumları içeren tüm inanç ve düşüncelerdir.
Yapamayacağım, başarısız olacağım, kötü not alacağım, rezil olacağım, ailemi hayal kırıklığına uğratacağım, gibi düşüncelerden uzak durulmalı
• Aşırı uyanıklık hali
• Kendini aşırı gözlemleme
• Unutkanlık
• Dikkatini toplamada güçlük
• Sınav sorularını okuyup anlamada güçlük
• Düşünceleri organize etmede güçlük
• Soruları cevaplarken anahtar kelimeleri, konuları hatırlamada güçlük.

Sınav öncesi veya sırasında, “hiç heyecanlanmamalıyım, terlememeliyim, kaygılanmamalıyım” şeklinde düşünüldüğünde, kaygı bastırılmaya çalışıldığında daha da artma olasılığı taşır.

Fizyolojik Belirtiler
• Çarpıntılar, düzensiz kalp atışları,
• Düzensiz solunum, hava açlığı,
• Ellerde titreme, vücut’ta ateş
• basması hissi,
• Baş dönmesi, baş ağrısı,
• Mide ağrısı, kasılmalar,
• Bayılma, beyni boşalmış hisleri
• Kas yorgunlukları, uyuşma,
• Terleme, titreme,
• Bağırsak hareketlerinde değişiklik. (Kabızlıkishal)
• Konsantrasyon bozuklukları,
• Yeme alışkanlıklarında değişiklik,
• Uyku alışkanlıklarında değişiklik, kabus görme,

Duygusal Belirtiler
• Gerginlik,
• Sinirlilik,
• Karamsarlık,
• Korku (hata yapma, bildiklerini unutma korkusu),
• Endişe (sürenin yetmeyeceğine, gelecekte olacağı tahmin edilen olumsuz durumlaradair yaşanan endişe),
• Panik, kontrolünü yitirme hissi,
• Çaresizlik,
• Güvensizlik,
• Heyecan,
• Yetersizlik duyguları (diğerlerinden farklı olduğunu, daha zayıf ve beceriksiz olduğunu düşünme)

Davranışsal Belirtiler
• Kaçma; ders çalışmayı bırakma, sınavı yarıda bırakma gibi
• Kaçınma; ders çalışmayı erteleme, sınava girmeme

Sınav Kaygısının Nedenleri
-- Zamanı etkin kullanmama ve hazır olmama
-- Fizyolojik ihtiyaçları karşılamamak
-- Felaket yorumları içeren düşünceler olarak sıralanabilir.

Sınav Kaygısı İle Nasıl Başa Çıkma Yolları
* Sınava son anda hazırlanılmamalıdır.
* Sınav davranışları önceden belirlenmelidir; Yani sınav stratejimizi oluşturmalıyız, yeni
şeyler denememeliyiz.
* Sınavdan önce iyi uyunmalı veya dinlenilmelidir.
* İyi ve doğru beslenilmelidir.
* Düşünce ve inançlar sorgulanmalıdır. Yani gerçekçi ve akılcı olmayan düşünce ve inançlar,
gerçekçi ve akılcı düşünce ve inançlarla değiştirilmelidir.
* Fizyolojik belirtilere dikkat edilerek, azaltılmaya çalışılmalı.
* Kaygı bastırılmaya değil kabul edilmeye ve tanınmaya çalışılmalıdır.

Nefes Egzersizleri:
* Doğru nefes vücudu rahatlatır, gevşemeyi sağlar. Vücutta daha fazla oksijen yakılmasından
dolayı, öğrenme sırasında beyinde meydana gelen protein bağlarının kurulmasını sağlar.
* Oksijenin vücudun en uç noktasına gitmesini ve stresin ortadan kalkmasını ya da azalmasını sağlar.
* Doğru nefes almayı öğrenmek içi bir el göğsün, bir el midenin üstüne konur. bu neredennefes aldığınızı anlamanıza yardımcı olacaktır. Yavaş ve sakince burundan nefes alıp verin. Nefes alıp verirken göğsünüz değil de mideniz inip kalkıyorsa diyafram nefesi alıyorsunuz demektir.



Gevşeme Egzersizleri:
* Gevşeme, bedendeki gerilimden sistematik bir şekilde kurtulmaktır.
* Bu egzersizlerin amacı bedenin neresinde gerilim yaşandığının farkına varıp bu kasların nasıl gevşetileceğini öğrenmektir.
* Gevşemenin öğrenilmesi bedenin kendi kendine çalışan sistemlerini kontrol etme imkanı verir.
* Gevşeme egzersizleri ile vücudumuzdaki tüm kaslarımız (el, omuz, kollar, boyun, alın, kaşlar,
gözler, dil ve boğaz, dudak, göğüs, mide, kalça ve bacak) üzerindeki gerginliğin, kendi kontrolümüzle gevşemesi sağlanmaktadır.

Kaygı bastırılmaya değil kabul edilmeye ve tanınmaya çalışılmalıdır. Yüksek performans gösterebilmek içi bir miktar kaygı gereklidir. Ancak bu performansı sergileyebilmek için ortaya
çıkan kaygıyı yanlış yorumlamak, hiç olmaması gereken bir şeymiş gibi düşünmek kaygının artmasına neden olacaktır. Yani sınav öncesi veya sırasında,“hiç heyecanlanmamalıyım,
terlememeliyim, kaygılanmamalıyım”şeklinde düşünüldüğünde, kaygı bastırılmaya çalışıldığında daha da artma olasılığı taşır. Bunun yerine kaygı tanınmaya ve kabul edilmeye çalışılmalıdır.
Normal olduğu kabullenilmelidir. Kaygısız sınavlarda tüm öğrencilerimize başarılar dilerim.
Faruk GÜNEŞ